MURİS MUVAZAASI NEDENİYLE TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI

Muvazaa TBK 19. Maddesinde “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınacağı” şeklinde düzenlenmiştir. Yani muvazaa; üçüncü kişileri yanıltmak amacıyla esas iradeden farklı olarak taraflar arasında görünürde yapılan anlaşmadır. Taraflar bu anlaşmaları bilerek ve isteyerek yapmalıdır. Muvazaaya ilişkin davalarda tanıkta dahil olmak üzere her türlü delille ispat sağlanabilir.

  1. Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarını kimler açabilir?

 

Miras hakkı çiğnenen her mirasçı bu davayı açabilir. Yani ; yasal mirasçılar, vasiyetname ile atanmış mirasçılar ve hukuken evlatlık ilişkisi kurulanlar bu davayı açabilir.

Mirası reddeden, mirastan ıskat edilen veya miras hakkından feragat eden kimse bu davayı açamaz.

Davayı açacak olan mirasçı kendi payı oranında değil de terekeden alınan payın terekeye iadesini istemişse artık bu davayı tek başına açamaz. Bu durumda ya  TMK’nın 640. Maddesi uyarınca terekeye  mümessil atanmalı ya da bütün mirasçılar beraber davayı açmalıdırlar.

Miras bırakanın ömrünün son zamanlarında büyük tehdit altında oluşu, Parkinson veya Alzheimır hastası oluşu, murisin akli melekelerinin yerinde olmayışı gibi iddialar sağlıklı bir şekilde değerlendirilmelidir. Hekim raporları, kullanılan ilaçlar , adli tıp raporu dikkate alınarak mahkeme tarafından araştırılmalıdır. Öte yandan mirasçı olmayan kişilere karşı ehliyetsizlik, vekaletsiz iş görme , vekalet görevinin kötüye kullanılması, hile ve tehdit gibi nedenlerle dava açılması halinde mirasçı yine miras payı oranında davayı açamaz.

 

  1. Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasında görevli ve yetkili mahkeme neresidir?

 

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davaları taşınmazların bulunduğu yer mahkemesi olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açılır. Terekede birden fazla taşınmaz varsa taşınmazların en çok olduğu bulunduğu yer ve murisin vefat etmeden önceki ikametgahı dikkate alınır.

 

  1. Muris muvazaasına ilişkin davalarda muvazaalı işlem nedir?

 

Muris muvazaasına ilişkin davalarda yapılan işlemlerde murisin mal kaçırma amacı var mı yok mu ona dikkat edilmelidir. Muris denkleştirme yaparken hoşgörüyle , kabul edilebilir derece , adil bir dağıtım yaptıysa bu işlem iptal edilemez.  Öte yandan minnet duygusu ile yapılan işlemler de iptal edilmez. Örneğin kendisine bakan çocuğa daha fazla pay vermesi gibi.

 

  1. Muris muvazaası hangi durumlarda ileri sürülemez?

 

Denkleştirme amacıyla yapılan satış ve temliklerde , minnet duygusuyla ile yapılan işlemlerde, mehir sözleşmesinin kabul edildiği durumlarda muvazaa iddiasında bulunulamaz.

 

 

Muvazaalı taşınmazı satın alan kişi bu taşınmazın muvazaalı olup olmadığını biliyorsa veya bilebilecek durumdaysa TMK gereğince iyi niyet korunmaz. Burada yolsuz tescil söz konusu olduğundan hem iyi niyeti suiistimal eden hem de muvazaayı yapan kişiye karşı dava açılabilir.

 

  1. Muris muvazaasından feragat edilebilir mi?

 

Miras bırakanın temliki muvazaalıysa mirasçının sonradan bu işleme icazet vermesi bu temliki geçerli kılmaz. Ancak kendisinden mal kaçırılan mirasçı bu temlike karşı dava açmayacağını yazılı olarak beyan etmişse miras hakkı üzerinden feragat etmiş olur.

 

  1. Kadastro tescil davaları muris muvazaasına konu olur mu?

 

Yargıtay emsal kararlarınca bu işlemler muvazaaya konu olmaz ancak tenkis davasına konu olabilir. Örneğin : Murisin sağlığında tarlasının kadastro tespiti süresince mülkünün oğluna ait olduğunu beyan ederek tapunun oğlu adına işlenmesini sağlanması.

 

  1. Hangi durumlar muris muvazaasına konu olmaz?

 

Kooperatif hisseleri, şirket hisseleri, araçların devri, tapusuz taşınmazlar muvazaaya konu olmaz.

 

  1. Muris muvazaası ile tenkis davasının farkları nelerdir?

 

Muris muvazaasından kaynaklanan davalar da miras payına ulaşamayan mirasçı yapılan tasarrufu işlemin baştan itibaren hükümsüzlüğünü talep edebilirken tenkis davalarında saklı pay hesabı yapılarak terekeden miras payları belirlenir , tenkis davalarında denkleştirme yapılırken seçim hakkı davalıya aittir.

 

  1. Muris muvazaası ile tasarrufun iptali davasının farkları nelerdir?

 

Muris muvazaasından kaynaklanan davalar da miras payına ulaşamayan mirasçı yapılan tasarrufu işlemin baştan itibaren hükümsüzlüğünü talep edebilirken tasarrufun iptali davalarında iptalden itibaren sonuç doğurur.

Muris muvazaasından kaynaklanan davalarda zamanaşımı yoktur, tasarrufun iptali davalarında 5 yıllık zamanaşımı vardır.

Muris muvazaasından kaynaklanan davalarda hukuki yararı bulunan herkes bu davayı açabilirken tasarrufun iptali davalarında yalnızca elinde aciz vesikası bulunan alacaklı açabilir.

Bu davalardan biri hakkında verilen hüküm kesin hüküm yerine geçmezken diğerini etkiler. Yani kuvvetli bir kanıt yerine geçer.

 

EMSAL YARGITAY KARARLARI 

 

 

YARGITAY 01.04.1974 TARİHLİ VE 1/2 SAYILI İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARI

Bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı paysahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklı (muvazaalı) oduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler.

T.C. Yargıtay HG.HUKUK GENEL KURULU Esas:2022-1099 Karar:2024-355 Karar Tarihi:03.07.2024

Muris muvazaasına dayalı olarak açılan davalarda ispat yükü ise muvazaanın varlığını iddia eden tarafa aittir. Gerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6 ncı maddesindeki “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmü ve gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190/1 inci maddesindeki “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” hükmü uyarınca, miras bırakanın yaptığı temlikteki gerçek irade ve amacının mirasçıdan mal kaçırmak olduğunu, bu hususu ileri süren davacı taraf kanıtlamalıdır.

 

T.C. Yargıtay HG.HUKUK GENEL KURULU Esas:2022-1099 Karar:2024-355 Karar Tarihi:03.07.2024

Davacı tarafça satış suretiyle yapılan temlikin muvazaalı olduğu iddia edilmiş, davalı tarafça ilk başta satışın gerçek satış olduğu belirtilmiş, devamında miras bırakanın mal kaçırma amacıyla hareket etmediği, davacının bakım borcunu yerine getirmediği, bakım borcunu yerine getiren davalıya devrin yapıldığı, temlikin satış suretiyle yapılmasının murisin minnet duygusuyla hareket etme iradesini sakatlamayacağı savunulmuştur. Davalı tanıkları da dahil olmak üzere tüm tanıklar murisin taşınmaz satmaya ihtiyacının olmadığını, devirden sonra ekonomik durumunda bir değişiklik olmadığını, davacının Fransa’da çalıştığını, Köyde başka kalacak yeri olmadığını, yazları annesini görmek amacıyla köye geldiğini, annesinin yanında kalarak yazları onunla ilgilendiğini beyan etmiştir. Miras bırakanın sağlığında diğer mirasçılara da satış suretiyle taşınmazlar temlik ettiği anlaşılmış ise de davacıya yapılmış bir temlik bulunmadığından, çekişme konusu taşınmazın paylaştırma iradesiyle temlik edildiğinden söz edilemez. Miras bırakanın özellikle dava dışı kızı …’in bakım ve gözetimi altında iken önce üç kızı ile 972 parsel bakımından ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapmasına rağmen daha sonra sözleşmeye konu taşınmazı satış suretiyle davalıya devrettiği, diğer yandan miras bırakanın 1003, 889, 284 ve 287 parsel sayılı taşınmazlarını dava dışı çocuklarına temlik ettiği, murisin sağlığında davacıya yapılan bir temlik bulunmadığı hususları göz önüne alındığında miras bırakanın çekişmeli taşınmazı davacı kızı …’ten mal kaçırma amacıyla devrettiği ve minnet duygusundan söz edilemeyeceği, dolayısıyla davacının temlikin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğu yönündeki iddiasını kanıtladığı sonucuna varılmaktadır.

 

T.C. Yargıtay 1.HUKUK DAİRESİ Esas:2023-3472 Karar:2024-4406 Karar Tarihi:13.06.2024

Dosya içeriği ve toplanan delillerden;1937 doğumlu mirasbırakan …’un 17.10.2015 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı çocukları …, … ve … ile davalı çocukları …, … ve …’ı bıraktığı, dava konusu taşınmazların 13.07.2007 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları ile 106 ada 11 parsel ve 115 ada 6 parsel sayılı taşınmazların senetsiz, diğer taşınmazların eski tapu kayıtları uygulanarak hibe ile davalılar adlarına tespit ve tescil gördüğü, mirasbırakan Halil’in eldeki taşınmazlara yönelik hatalı olarak davalı oğulları adına tescil edildiği iddiasıyla tüm çocuklarına karşı dava açtığı, Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/662 E. 2012/17 K. Sayılı kararı ile eldeki dava konusu taşınmazların Halil’in kendi rızası ile oğulları adına tespit ve tescil gördüğü gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

 

 

T.C. Yargıtay 1.HUKUK DAİRESİ Esas:2023-2906 Karar:2024-4374 Karar Tarihi:12.06.2024

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan …’nın 15.10.2011 tarihinde ölümü ile geriye çocukları olan davacılar Melek ve Rahmiye ile davalı …’nin mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 465 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan Nazmiye tarafından 19.01.2011 tarihinde dahili davalı …’a; Orhan tarafından da 24.09.2012 tarihinde davalı …’a satış suretiyle devredildiği, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan 23.01.2023 tarihli rapora göre mirasbırakan Nazmiye’nin temlik tarihi olan 19.01.2011 tarihi itibariyle fiil ehliyetini haiz olduğu anlaşılmaktadır….Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Leave a Comment