Miras

MİRASIN REDDİ DAVASI

Kişilere miras kalmasının ardından izlenecek dört yol vardır. Bunlar; Mirası kabul, mirası ret, tutulan deftere göre kabul, resmi tasfiye istemidir. Biz bu yazımızda mirasın reddi kavramını inceleyeceğiz.

  1. Mirasın reddi nedir?

Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Mirasın reddiyle mirasçılar terekeden hiçbir hak istemediklerini beyan etmiş olurlar. Mirasın iki çeşit reddi vardır; mirasın gerçek reddi ve hükmen reddi.

Mirasın gerçek reddi:3 ay içerisinde olmalıdır. Ölenin son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesinde veya talepte bulunanın ikametgah ettiği sulh hukuk mahkemesinden mirasın reddi için başvurulmalıdır. Bu ret kayıtsız  ve şartsız olmalıdır. Ancak mirasçılar mirası reddederken kendilerinden sonra gelecek olan mirasçılara sorulmasını sulh hukuk mahkemesinden isteyebilir.

Mirasın hükmen reddi : mirasın borca batık olması nedeniyle mirasçılar tarafından açılacak olan davadır. Mirasın borca batık olması mirasın ölüm tarihindeki terekenin durumuna göre değerlendirilir. Borca batık olması nedeniyle hükmen ret davası süreye tabi olmayıp tarafların kötü niyetli olmasının bir önemi yoktur. Dava alacaklıların ikametgah adresi asliye hukuk mahkemesinde açılmalı husumet  alacaklılara yöneltilmelidir.

  1. Mirasın reddi temsilci aracılığıyla yapılabilir mi?

Mirasın reddi temsilci aracılığıyla yapılabilir. Temsilciye yetki verilirken özel yetki verilmelidir. Yargıtay 14. HD mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname ile temsilciye yetki verilebileceğini kabul etmiştir.

  1. Ret beyanından dönülebilir mi? Terekenin borca batık olduğunu düşünerek reddeden mirasçı borca batık olmadığını görünce işlemi geri alabilir mi?

Yargıtay 14. HD’e göre mirasın gerçek reddi beyanı sulh hukuk mahkemesine ulaştıktan sonra ancak mirasçıların tamamının muvafakati veya açılacak olan mirasın reddinin iptali davasının kabulüyle dönülebilir. Ancak terekenin borca batık olduğunu düşünerek mirası reddeden mirasçı için mirası reddetmeden önce iyice düşünmesi tarafımızca tavsiye olunur. Burada hükmen redde yapabilir ancak normal bir şekilde reddettiyse geri alınamaz.

  1. Mirasın reddine ilişkin davada davayı takip etme zorunluluğu var mıdır?

Yargıtay 14. HD’e göre diğer davaların aksine davacının davalara gelme gibi bir yasal zorunluluk bulunmamaktadır.

  1. Mirasın en yakın mirasçılar tarafından reddi halinde ne olur?

Tereke iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.  Borçlardan arta kalan tereke , miras reddolunmamış gibi dağıtılır. Alt soyun mirası reddetmesi halinde miras sağ kalan eşe kalır. Mirası reddetmeyen eşe alacaklılar TMK 617’e göre iptal davası açabilirler. Murisin eşi de reddetmişse TMK 612’e göre resmi tasfiyesi gerçekleşir.

  1. Resmi tasfiye prosedürü nasıl işler?

 

Miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesi sulh hukuk mahkemesince talebe bağlı olmadan resmi tasfiye işlemi gerçekleştirilir. Yargıtay mirasın reddine karar verilmesi halinde o mahkemenin tasfiyeyi de gerçekleştireceğine karar vermiştir.

  1. Vesayet altındaki hükümlünün miras hakkı nasıl olur?

Yargıtay talep edenle sonra gelen mirasçı arasında menfaat çatışması varsa sulh hukuk mahkemesince kayyum atanması gerekeceği yönünde karar vermiştir. Mirasçı hükümlüyse kendisine veya vasisine terekenin açılması ve miras haklarının tebliği yapılmalıdır.

  1. Mirasın hükmen reddi davası nasıl açılır?

Mirasçılar aleyhine açılan bir davaya karşı defi olarak sunulabileceği gibi mahkemeden ayrı bir dava açmak suretiyle de tespiti istenilebilir.

  1. Mirasın reddinin iptali davası prosedürü nasıl işler ve kime karşı açılır?

Mirasın reddinin iptali davası mirasın reddinden 6 ay içerisinde miras bırakanın son yerleşim yeri  Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmalıdır. Mirasın reddi üzerine diğer mirasçıların mirası taksim etmiş olması mirasın reddinin iptali davası açılmasına engel değildir. Bu davada ihtiyadi tedbir istenilebilir. Mirasın reddinin iptali davası ıslahla tasarrufun iptali davasına dönüştürülebilir.

Mirasın reddinin iptali davası mirası reddeden mirasçıya karşı açılmalıdır. Mirasın reddinin iptali davasında ödeme önce dava açan alacaklıya yapılacağından dava açmış olmak önemlidir.

Ret isteminin geçerlilik koşullarını taşımaması durumunda açılacak olan dava reddin kesin hükümsüzlüğünün tespiti davasıdır. Bu dava hak düşürücü süreye tabi değildir.

  1. Miras reddedilse bile ölüm ve yetim aylığı bağlanabilir mi?

Dul(ölüm) ve yetim aylığı almak sosyal devlet ilkesiyle alakalı olduğundan mirasın reddi bu aylıkların bağlanmasına engel olmaz.

  1. Mirasın reddi haline hayat sigortası alınabilinir mi?

TTK ’ya göre hayat sigortalarında mirasın reddi halinde bile mirasçılar hak sahibi olabilmekte, veraset vergisinde ilişiksiz belgesi talep edebilmektedir. Yargıtay 14. HD ma

YARGITAY KARARLARI

     7.Hukuk Dairesi         2021/1635 E.  ,  2021/3758 K.

Toplanan deliller tüm dosya kapsamından davacının isteği; Türk Medeni Kanununun 605/1. maddesi uyarınca hasımsız olarak açılan mirasın gerçek reddine ilişkindir. Mirasın gerçek reddinde, mirasçıların, mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin sözlü veya yazılı beyanı bozucu yenilik doğurucu hak niteliğinde olup, sulh hakimi tarafından tutanakla tespit edilmekle hukuki sonuç doğurur. Böyle bir davada sulh hakiminin görevi, reddin süresinde olup olmadığı ve reddedenin mirasçılık sıfatının bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanununun 609. maddesi uyarınca ret beyanını tespit ve tescil etmekten ibarettir. Bu nedenle, mirasın kayıtsız şartsız reddine ilişkin dilekçe sulh hakimine ulaştıktan sonra, davacının ayrıca duruşmaya gelmesine ilişkin yasal bir zorunluluk bulunmadığı halde; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150. maddesi gereğince “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

  1. Hukuk Dairesi         2021/11460 E.  ,  2021/14413 K.

Dava, mirasın gerçek reddi istemine ilişkindir.
… 2. Sulh Hukuk Mahkemesince, müteveffanın mernis adresinin olmadığı, nüfusa kayıtlı adresinin …./… olduğu, ölüm belgesindeki murisin ikamet adresinin …/… olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilerek, yargı yerinin belirlenmesi için dosya Dairemize gönderilmişse de, yetkisizlik kararı veren mahkemelerce müteveffanın ölmeden önceki son yerleşim adresinin tespiti amacıyla yetkisizlik kararlarına konu adreslerde kolluk marifetiyle adres tespiti araştırması yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle somut olayda, müteveffanın ölmeden önceki son yerleşim adresinin tespiti amacıyla nüfus kayıtlarının temin edilerek yetkisizlik kararlarına konu ve dosyada bulunan tüm adreslerde kolluk marifetiyle adres tespiti araştırması yaptırılması, bundan sonra yargı yerinin belirlenmesi incelemesi yapılmak üzere dosyanın gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,

  1. Hukuk Dairesi         2021/5640 E.  ,  2021/3196 K.

Şu halde açıklanan yasal hükümler gereğince, miras bırakanın; “ortağı” ve “temsilcisi” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya; “temsilcisi” olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur. Miras bırakanın yasal mirasçısı olan davacı hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez. Öyleyse, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle; miras bırakanın, “ortağı” ve “yasal temsilcisi” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve miras bırakanın şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi; amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise; bu halde davacıların borca batıklığın tespiti istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi; değil ise, miras bırakanın ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu yönler araştırılmaksızın şirketin murisin terekesindeki karşılığı değerlendirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

  1. Hukuk Dairesi         2021/12034 E.  ,  2021/16013 K.

Mahkemece, çalışmanın geçtiği iddia edilen işyerinden bildirimi bulunan bordrolu tanıkların yeteri kadarının beyanlarına başvurulmalı, ilgili işyerinin hangi tarihten itibaren faal olduğu ile çalışma ruhsatı alıp almadığı araştırılmalı, vergi kayıtları getirtilip incelenmeli, yapılan sigortalı bildirim ile işyerinin faaliyeti karşılaştırılmalı, çalışmanın geçtiği iddia edilen işyerine komşu işyeri bordrolu tanıkları tespit edilip beyanlarına başvurulmalı, varsa savcılık soruşturması ve devamında ceza dosyası irdelenmeli, davaya dahilleri sağlanan sigortalılar dinlenilmek suretiyle iş yerinde fiilen çalışmaya başladıkları tarih tespit edilmeli ve tüm bu deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle tam olarak belirlenmeli, böylelikle uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.

  1. Hukuk Dairesi         2020/4197 E.  ,  2021/6263 K.

Mahkemece, belirtilen hukuki ve fiili durumlar nazara alınmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.

Mahkemece, uyulan bozma ilamı iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, murisin ölüm tarihi itibarıyla terekesinin borca batık olduğu, ödemeden aczi halinde olduğu, davalıların miras hakkından faydalanmadıkları, bu durumda mirasçıların mirası reddetmiş sayılmaları gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

  1. Hukuk Dairesi         2021/10449 E.  ,  2021/14003 K.

4721 sayılı TMK’nın 609. maddesinin dördüncü fıkrasında “Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenlemeye göre mirasın reddi istemi, mirasın açıldığı yerin sulh hukuk mahkemesinde mirasçı tarafından sözlü veya yazılı beyanla yapılabilir. Buradaki yetki kesin olup, miras bırakanın son yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesi görevli ve yetkili mahkemedir.

 

  1. Hukuk Dairesi         2021/5640 E.  ,  2021/3196 K.

Somut olayda; murise ait borçlardan bir kısmının şahsi, bir kısmının ise şirketten kaynaklı borç olduğu anlaşılmıştır. Önceki bozma kararının gereğini yerine getirmek üzere Beşiktaş Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevapta; murisin ortağı olduğu “Tasf. Hal. … Kara Hava Deniz Vas. Müş. Tur. Ve Tic. Ltd. Şti.”den bahsedilerek Kurumlar Vergisi Beyannameleri gönderilmiş, ancak mahkemece bu şirketin sigorta hizmeti veren firmadan ayrı bir kuruluş olduğu ve mal varlığının araştırılması gerektiği hususu üzerinde durulmamıştır. Hal böyle iken terekenin doğru bir şekilde tespit edildiğinden bahsedilemez. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun, 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı Kanuna 25.5.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen Mükerrer 35. madde hükmüne göre de; tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasal hükümler gereğince, miras bırakanın; “ortağı” ve “temsilcisi” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya; “temsilcisi” olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur. Miras bırakanın yasal mirasçısı olan davacı hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez. Öyleyse, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle; miras bırakanın, “ortağı” ve “yasal temsilcisi” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve miras bırakanın şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi; amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise; bu halde davacıların borca batıklığın tespiti istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi; değil ise, miras bırakanın ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu yönler araştırılmaksızın şirketin murisin terekesindeki karşılığı değerlendirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

 

  1. Hukuk Dairesi         2021/2421 E.  ,  2021/11977 K.

Bu yasal düzenleme uyarınca, mirasın birinci derecedeki mirasçıların tamamı tarafından reddi halinde miras ikinci derecedeki mirasçılara geçmez. Tereke tasfiye olunur, borçlar ödendikten sonra geriye kalan kısım varsa ret vaki olmamış gibi birinci derece mirasçılarına verilir. Türk Medeni Kanunu’nun 614. maddesinde mirasçıların sonra gelen mirasçılar yararına mirası reddedebilecekleri düzenlenmiş ise de, somut olayda bu maddeye göre yapılmış bir mirasın reddi talebi de bulunmamaktadır.
Dava konusu olayda, murisin mirasının en yakın mirasçıları tarafından reddedildiği açıktır. Mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi için yasal prosedürün uygulanıp, sonuçlandırıldığı takdirde mirası reddedilen borçlu için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci ile davaya devam edilmesi ve buna göre taraf teşekkülü sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekir.

  1. Hukuk Dairesi         2021/6371 E.  ,  2021/14240 K.

Dosyanın incelenmesinde, her ne kadar davacı hakkında davanın kabulüne karar verilmesi nedeni ile davalı Kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, söz konusu kabul kararının gerekçesinin, kesinleşmiş mirasın reddi davası olduğu ve davalı Kurumun bu durumdan ancak işbu dava ile haberdar olması nedeniyle dava açılmasına sebebiyet vermediği dikkate alındığında, davalı Kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Leave a Comment